Kassel (Rûdaw) – Rojavalı ressam Arya Atti, sergilerinde konuklarının gözü önünde tablolarını boyuyor. Çizimleri ile yanlızlığından kurtulup çevresindeki insanlara yakınlaşmayı amaçlıyor.
Rojava’nın Kobani kentinde dünyaya gelen Arya Atti, kendisini sıradan bir Kürt bireyi olarak tanıtıyor. ‘Doğulu bir kadın ve Suriyeli bir mülteciyim’ diyor.
Arya Atti, “Okula başladığımda etrafımda çok sayıda arkadaşım yoktu. Ama resim çizdiğimde çocuklar etrafımda toplanıyordu. Ben çizdikçe çocuklar daha fazla etrafıma doluşuyordu. Ben de yanlız kalmak istemiyordum, etrafımda arkadaşlarımı toplamak istiyordum. Her gün daha iyi resim çizmeye çalışıyodum ki daha fazla çocuk etrafımda toplansın” diye belirtiyor.
Atti henüz hayatının baharında bir sanatçı. Fakat iş tecrübesi ve becerisi onun ömründen daha büyük görünüyor. Tablolarında Kürt rengine ait peçeler, askeri giysi, perde ve dokumacılık ürünlerini kullanıyor.
Başarılı sanatçı, “Tablolarımda arkaplan ve ana temaya çok önem veriyorum. Düşüncelerimi tamamen yansıtmayan hiçbir şey içinde yer almamalı. Bazen mesela bir portre çiziyorum ama elleri olmasında ısrar etmiyorum. Sadece şeklini ve görünüşünü çiziyorum” diyor.
Atti 1990’da Kobani’de doğmuş. Ailesinin tek kızı olan Atti erkek kardeşlerinin de azizesiymiş. Ama ailesi onun ressam olmasını istemiyormuş. Fakat buna rağmen o Halep’te Güzel Sanatlar Akademisi’ni okumuş ve öğreniminin 2’inci yılında ilk sergisini açmış.
“İlk sergimi açtığımda çok zorlukla karşılaştım” diyen Atti, “Biz Kobaniliyiz ve aşiret sahibiyiz. Bu yüzden televizyonlarda çıkmak, şehirlere gitmek öyle kolay değildi. Benim de ismim öyle birden duyulmaya başlandı. Ben de devam ettim. 10 yıl bana tecrübe oldu, resimler yapıp sergiler açtım, insanlarla alışveriş içerisinde oldum” ifadelerini kullanıyor.
Genç ressamın çizimlerinin en önemli özelliklerinden biri de her bir tablo özel bir durumu anlatır ve çizmeye başladığında onu bir defada bitirmeden durmaması.
Arya Atti, “Ben birçok defa kendimi çiziyorum. Bazen aynaya bakıyorum. Bu yüzden bir tabloyu bir defada çiziyor ve bir daha ona dönmüyorum. Mesela oturuyorum, başından sonuna kadar bir oturuşta çiziyorum. İster 10 saat, ister 12 saat olsun kesintisiz çiziyorum. Bu şekilde yoğunlaşmamı çiziyorum. Bir defa ara verirsem bir daha o yoğunlaşmayı nasıl yakalayabilirim diyorum” diyor.
Sanatçının bazı sergileri 4 hatta 5 ay boyunca açık kalıyor. Resimlerinde çizdiği dairelere ve yeşil göze dikkat çeken Atti, “Yeşil gözler bana genel anlamda soğuk geliyor. Bilmiyorum bazen öyle hissediyorum. Bende endişe yaratıyor bazen, tehlikedeymişim hissini veriyor. Daire şeklini genel olarak tehlike olarak algılıyorum. Daire şeklinden korkuyorum. Yeşil olması da cabası” diye belirtiyor.
Arya Atti, Kassel’deki Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitimine devam ediyor. Almanya ve Suriye’deki ressamlar ve çizimleri arasında büyük bir farklılık olduğunu söylüyor:
“Avrupa’dakiler farklıdır. Ya çok ileridirler ki ben onları anlayamıyorum, çizimlerinde ne anlatmak istediklerini hissedemiyorum. Mesela bir haç çizimi, ortasında kitap, altında kaysı ve önünde buruşmuş bir yaprak çiziliyor. Böyle çizimleri yapıyorlar. Ben bunu burada çok gördüm. Oysa benimkilerin bir kopyası daha yok.”
Arya’nın resimlerindeki renk harmonisi zengin ve özgün mesajlar içeriyor. Her birinin konusu bilerek seçilmiş. Her bir resimde farklı bir teknik göze çarpıyor.
O bu konuda, “Ben ilk önce kendime soru soruyorum. Cevabı beni tatmin ediyor, güvende hissettiriyor nereye gittiğimi gösteriyor. Tema, konu ve renkler hepsi birlikte birbirini tamamlıyor” diyor.
Arya ve eşi Şerzat 4 yıl önce 6 ülkenin sınırlarını aşarak Almanya’ya ulaşmışlar. Çift burada kendilerine sıcak bir yuva kurmuş. Sanat çalışmaları ve üniversite eğitimi gördüğü için bu ülkeye geldiği için mutlu olduğunu söylüyor:
“Bir taraftan Almanya’ya gelişim benim açımdan çok iyi oldu. Bir yandan burada başka hakların nasıl resim çizdiğini gördüm. Daha önce internet ve televizyondan izliyordum ama canlı gözlerle görmek ve izlemek gibi değil tabi. Yıllarca onlarla oturmak beni de oldukça zenginleştirdi. İnsani açıdan da zenginleştim.”
Rojavalı ressam, bir daha Rojava ve Kobani’ye dönmesi için hangi şartların uygun olması gerektiğini ise şöyle izah ediyor:
“Evladımın son anda yok yere öldürüleceğini düşünmemem lazım. İnsan güven içinde olduğunu hissetmeli, bu bana yeter. Hırsızlık ve gasp olmasa, adam öldürme olmasa, insan kanı ucuz olmasa dönebilirim. Böyle olursa dönen ilk kişi ben olurum.”
Arya Atti ile diyalog kurduğunuzda düşüncelerinde çizeceği yeni konular olduğu görülür. Ama görünmeyen onun birgün Kobani, Halep yada Şam’a dönüp dönmeyeceğidir.
Yorumlar
Misafir olarak yorum yazın ya da daha etkili bir deneyim için oturum açın
Yorum yazın