SEÇİM EKONOMİSİ - ‘Fiyatlarda yüzde 100’lük artış var’

Erbil (Rûdaw) - Ekonomi Muhabirleri Derneği Genel Başkanı Turgay Türker, “Satın almadığımız şeylerin fiyat artışı zaten olmaz ama temel gıda ihtiyaçlarını baz alırsanız inanılmaz bir artış var. Yani bundan 2 ay önce 50 liraya aldığınız bir yumurta sepeti bugün bugün 95 liraya çıkmışsa bu yaklaşık olarak yüzde 100 oranında bir artışın varlığını gösteriyor” dedi.

Rûdaw bülteninde Türkiye’nin ekonomik tablosunu ve seçim ekonomisini değerlendiren Turgay Türker, “Türkiye'de enflasyon artışı ile birlikte asgari ücretin artışı, maliyet artışı ve daralan piyasa ile alakalı aslında işletmelerde işçi çıkarmaları var” dedi.

Seçime katılan ittifak ve partilerin art arda vaadler açıkladığını ama bu vaadleri hayata geçirmek için kaynağı nereden bulacaklarını belirtmediklerini ifade eden Turgay Türker, Tükiye’yi seçimlerden sonra 2 yıl boyunca ağır bir ekonomik tablonun beklediğini söyledi.

Türkiye ekonomisinde hangi ittifak kazanırsa kazansın dışarıdan para bulmanın zor olmadığını belirten Turgay Türker, önemli olanın üretim ekonomisine geçiş olduğunu söyledi.

“Yumurta sepeti bugün bugün 95 liraya çıkmış”

Turgay Türker özetle şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bir kere tabii devletin kendi cephesinden açıklamış olduğu rakamlar var. Rakamları biz nereden alıyoruz TÜİK’ten. TÜİK sonuç itibarıyla enflasyon tahminlerini veya beklentileri ve bununla ilgili anket çalışmalarını nasıl şekillendiriyor buna bakmak lazım. Satın almadığımız şeylerin fiyat artışı zaten olmaz ama temel gıda ihtiyaçlarını baz alırsanız inanılmaz bir artış var. Yani bundan 2 ay önce 50 lira liraya aldığınız bir yumurta sepeti bugün bugün 95 liraya çıkmışsa bu yaklaşık olarak yüzde 100 oranında bir artışın varlığını gösteriyor. Bunu birçok alanda da görebilirsiniz. İşsizlik oranlarına geldiğimizde maalesef o konuda da TÜİK sabit tuttu ama işsizlik oranı artıyor. Türkiye'de enflasyon artışı ile birlikte asgari ücretin artışı, maliyet artışı ve daralan piyasa ile alakalı aslında işletmelerde işçi çıkarmaları var.

“Halkın enflasyonu Türkiye'de yüzde 100'ün üzerinde”

Şimdi bunları nasıl yansıtıyorlar? Emin olun bazen bilgilerin güncel olup olmadığı bile tartışma konusu ama rakamları siz ne kadar gizlemeye çalışırsanız çalışın halkın enflasyonu Türkiye'de yüzde 100'ün üzerinde. İşsizlik oranlarına baktığımızda hemen hemen her evde bir kişi işsiz hane bazında. Yani bunu da ortalamaya vurduğunuz zaman yaşanan göçmen ve benzeri kişilerin istihdamıyla birlikte Türk insanının işsizlik oranı maalesef söylendiği gibi 3.8 değil 11 milyon civarında. Bu da ciddi bir sayıdır.

 

“Piyasayı inanılmaz vaatlerle boğuyorlar”

Türkiye'de herkes kapağı devlete nasıl atarım diye bir arayış içerisinde. Şu anda Türkiye'de bir seçim atmosferi var. Piyasayı inanılmaz vaatlerle boğuyorlar, ama kaynağı nedir? Seçimlerden sonra Türkiye'yi neler bekliyor diye değerlendirecek olursak çok da keyifli bir tablo yok. Ben şimdi iki tarafa da bakıyorum. Hem Cumhur İttifakı’na jem millet İttifakı’na. Herkes her şeyi veriyor. Şimdi bir şeyi verebilirsiniz ama bunu nereden karşılayacağınızı söylemiyorsunuz. Siyasette hiç kimse çıkıp gerçeklari kamuoyu ile paylaşmıyor. Dolayısıyla maalesef ülkenin fabrika ayarlarına dönüşü zaman alacak. Mesele kimin kazanacağı değil, mesele gerçek, ayakları yere basan ekonomi politikalarının, gerçekçi politikaların, üretim politikasının hayata geçirilmesidir. Siz üretmeden tüketime yönlendirirseniz her aşamada bunu ithalat ayarla bir siteme çevirirseniz bu iflas eder. Bu dünyanın her yerinde böyledir.

“IMF politikalarına dayalı ekonominin sonuçlarını iyi değerlendirdik”

2001 krizinden sonra ortaya konulan İMF politikalarına dayalı ekonominin sonuçlarını iyi değerlendirdik. Ama bu 2013-2014 yılına kadar sürdü. Sonra Türkiye sistem değişikliğine gitti. Başkanlık rejimine geçiş oldu. Bu arada darbe yaşandı. Ekonomi koşullarında farklılaşma oldu. Borçlanma dünyada da yükseldi. Türkiye bundan daha fazla etkilenmeye başladı. Türkiye şu anda jantların üzerinde gidiyor.

Millet İttifakı’na baktığımızda orada da belirsizlikler var. Ne demek belirsizlikler, yani herkes ekonomiyi ben yönetirim, ben olacağım diyor ama koalisyonlardan da Türkiye'ye çok çekti. Geçmişteki koalisyonun sonuçlarına, çıkmazlarına, nasıl sıkıntılar yaşandığına hepimiz tanığız. Şimdi bu kadar tanık olduğumuz bir sürecin yeni baştan, o mu bu mu iyi demek yerine daha gerçekçi söylemlerle gitmesi lazım. Gerçekçi söylem nedir, bütün dünyada bu iş böyledir. Katma değerli ürünlere yönelirseniz ve üretim ekonomisini hayata geçirirseniz o zaman siz doğru bir iş yapıyorsunuz.

“Türkiye’nin seçimlerle vakit kaybetmesine gerek yok”

Ama ben şimdiye kadar habire birilerinin bir şeyler verdiğini görüyorum. Aslında Türkiye'nin 2 yıl boyunca çok ağır bir fatura bedeli var ama o faturayı yaşayıp yaşamayacağını değerlendirip değerlendirmeyeceğini nasıl tanımlayacağız. Onun da cevabını vereyim önümüzde bir yıldan az bir süre sonra yerel seçimler var. Bir seçimden çıkarken yeni bir seçimin hazırlıklarına başlayacak Türkiye. Türkiye’nin seçimlerle vakit kaybetmesine gerek yok. Ekonomik anlamda eğer yapıcı reformlar ortaya konulmazsa ben her iki ittifak için de söylüyorum gerçekten Türkiye'yi ağır şeyler bekliyor.

Her iki ittifak da para bulabilir

Türkiye’nin tek şansı jeopolitik konumu. Millet İttifakı kazanırsa başta Amerika olmak üzere Avrupa'nın yoğun bir desteği olacak, kredi musluklarını açacaklardır. Borçlanmayı sağlayacak, size yatırımcı getirecektir. Cumhur İttifakı kazanırsa bu sefer Rusya ve Çin’in içinde bulunduğu Asya ekseni özellikle Ortadoğu'nun şekillenmesi için Türkiye'ye daha olanaklı imkanlar verecektir. Zaten Çin’de bütçe fazlası var. Rusya zaten diyor ki Türkiye'ye, gaz için şu kadar parayı şimdi verme, 20 milyar doları erteliyor. Bunlar çok ciddi rakamlar, çok büyük rakamlar. Şimdi Türkiye’nin jeopolitik konumunu hangi lider nasıl kullanacak, bu çok önem arz ediyor. TL'nin değer kazanması çok önemli bir kavram. Elbette ihracatçı doların düşmesini istemez artmasını bekler ama doların düşmesi ülkenin ithalat dengesine de cari açığına da ciddi bir katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla iki taraf daha kazanırsa Türkiye'ye bir para akışı gelecek ancak mesele paranın akması değil”