Bundan önceki yazılarımda Dîyarîyî Kurdistan dergisinden kısaca da olsa bahsetmiştim.
Şükrü Mehmed Sekban’ın Kürd ulusal mücadelesindeki 35 yıllık yürüyüşün hazin sonucu: “La Question Kurde”- 9
Refik Hilmi, 20. yüzyılın ilk yarısında Güney Kürdistan’daki Kürd ulusal mücadelesinin gelişiminde yer almış, önemli bazı dönemeçlere doğrudan tanıklık etmiş
Dr. Şükrü Mehmed Sekban’ın Xoybûn (Hoybun) Partisi İçerisindeki Çalışmaları-5
Dr. Şükrü Mehmed Sekban’ın Dîyarîyî Kurdistan dergisinde dizi halinde yayımlanan yazıları-4
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde teşkilatlandırılan, Kürdleri ve Kürdistan’ı da yakından ilgilendiren en önemli gelişmelerden biri de, 1891’de Padişah II. Abdülhamid’in adıyla anılan Hamidye alaylarının kuruluşudur.
Hareketin öne çıkan liderlerinden olan Mele Selim idam edildiği zaman 65 yaşında idi, Şeyh Şahabettin ve Seyyid Ali ise 30 yaşlarında idiler.
Mele Selim komutasında 700 kişiden oluşan Kürdler, şehir merkezine doğru saldırıya geçerler.
Osmanlı ordusunda Yüzbaşı rütbesinde muvazzaf subay olarak istihbaratta görev yapan İsmail Hakkı Şaweys’in aktardığına göre, 1914 Bitlis ayaklanmasını hazırlayan süreç 1894’e kadar uzanmaktadır.
KTC’nin Kürd muhacirlerin iadesiyle ilgili çalışmaları ve girişimleri
Gönderildikleri sürgün yerlerinden Kürd muhacirlerin feryadı
Umumi Savaş sürecinde topraklarından koparılıp muhacir edilen Kürdler, sürgün bulundukları şehir ve bağlı birimlerde o derece kötü muameleye tabi tutulmuşlar ki açlık, sefalet ve soğuktan ölenlerin sayısı ikinci bir harp zaiyatı kadar olabileceği belirtilmektedir.
Birinci Dünya Savaşı sürecinde Kürdlerin tehciri
Umumi Savaş’ta Ermeni tehciri
İttihat ve Terakki Cemiyetinin biricik gayesi, Türk olmayan unsurları kesin olarak Türkleştirmek ya da kökten tasfiyeye tabi tutmaktı.
"...Kürdler, dört yıllık savaş süresini maddi, manevi ve büyük insan kaynakları kaybıyla geçirdiler. Savaş sonucunda, diyebiliriz ki Kürdler hariç büyük çoğunluğu Müslüman halklardan olmak üzere, hali hazırda Osmanlı sınırları içerisinde kalan diğer etnik toplulukların birçoğu ayrılıp kendi milli (ulusal) devletini kurdular"
Bu dönemde cemiyet üyesi olan kadrolar tarafından “Kürd Millet Fırkası” ve Kürd Demokrat Fırkası adıyla iki legal parti de kurulmuştu
Mevlanzade Rıfat diplomatik misyon görüşmelerinin birçoğuna katılmıştır.
Mevlanzade Rıfat gibi bir şahsiyetin Kürdistan Teali Cemiyeti’nde yar alması, o günün İttihat ve Terakkicileri ve ondan sonra da Kemalistleri oldukça rahatsız etmiştir.
Cumhuriyet’in 'Yüzellilikler' sürgün listesinden Mevlanzade Rıfat-3
Mevlanzade Rıfat’ın, yaşamı ve mücadelesinin büyük kısmı Osmanlı İmparatorluğu yönetimi döneminde geçmiş.
Serrnewe, “serr+newe” sözcüklerinden oluşan bitişik bir kelime olup kürdçenin kirdî/dimilî/zazakî lehçesinde "yeni yıl" ya da "yıl başı" anlamına gelir, kurmancî lehçesinde ise "sersal" ya da "serê salê" olarak adlandırılır. Çocukluk dönemi derken de, altı yedi yaşlarından yani 1970’in başlarından bahsediyorum.
Seîd Veroj yazdı: Kürdistan Teali Cemiyeti ve Şubeleri-8
Varto, Erzurum ve Hekimhan, Adana, Derik, Muş, Urfa, Şırnak ve Bayezid’de Kürdistan Teali Cemiyeti şubeleri
Kürdistan Teali Cemiyeti’nin kurulan önemli şubelerinden biri de Garzan (Xerzan) şubesidir.
KTC örgütlemesini Kürdistan’a taşımak amacıyla yaptığı geniş katılımlı toplantılar ve tartışmalar sonucunda, bir kısım Kürd gençlerini Kürdistan’da cemiyet şubelerini oluşturmak ve bu yönlü çalışmalara destek olmak üzer bölgeye gönderilmiş
Dersim ve Hısn-ı Mansûr (Kahta) KTC şubeleri
Abdullah Cevdet, Osmanlı İmparatorluğunun resmen sonunu getiren Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminden hemen sonra, 17 Aralık 1918’de kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti (KTC)’nin üyesi ve aynı zamanda Kürt Neşri Maarif Cemiyeti (KNMC)’nin de kurucularından biri olmuştur.
Kuruluştan hemen sora İstanbul’daki merkez yönetimi tarafından yapılan çağrı üzerin, çok sayıda Kürd münevverleri, eşrafı, aşiret reisi, uleması, imparatorluk bürokrasisinde görev almış emekli asker ve sivil yöneticiler Kürdistan Teali Cemiyeti’ne üye olmuş
Kürdistan Teali Cemiyeti’nin nizamnamesinde, cemiyetin amacı şöyle açıklanmıştır: “Kürd milletinin siyasi, iktisadi ve sosyal menfaatleriyle, tarihi ve örfi hukukunun temini ve kolayca inkişafı maksadıyla “Kürdistan Cemiyeti” namıyla bir cemiyet kurulmuştur
Kürdlerde modern anlamda örgütlenme ve basın-yayın faaliyetlerinin geçmişi, emsallerine göre biraz gecikmeli olarak 20. yüzyılın başlarına dayanmaktadır.
"Tarih, yalnız elitlerin değildir. Yalnız alimin de değildir, halkındır, cahilindir, her insan zümresinin (grubun) ibretli aynasıdır"
Şeyh Abdurahim’in öldürüldüğü nasıl belli oldu?
Bu gurubun başında Şeyh Said’in kardeşi Şeyh Abdurrahim’in olduğunu, diğerlerin de onun arkadaşları olup seçkin insanlardan oluştuğunu söyleyerek, hepsinin adlarını da açıklar.
4. Şeyh Abudarrahim, Xoybûn’un desteği ve onayıyla bir gurup arkadaşlarıyla birlikte Dersim’in feryadına gidiyor
Şeyh Abdurrahim bulunduğu bölgede bir taraftan kendini ve beraberindeki arkadaşlarını korumaya çalışırken diğer yandan da pasif direnişte bulunur
Dersim’in feryadına giden Şeyh Abdurrahim ve 1937 Bismil Olayı-3
Şüphesiz izlenen Kürd politikası çerçevesinde, yaşanan süreçte böyle bir affı çıkartmanın amacı az çok açıktı; genç Türkiye Cumhuriyeti bu af kanununu ilan etmekle üç temel amacı hedefliyordu:
Bismil olayını, bu grubun lideri konumunda olan Şeyh Said’in küçük kardeşi Şeyh Abdurrahim’i tanıtmakla başlamanın, olayın mahiyeti ve öneminin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır
"Resmi ideolojinin iddia ettiği gibi Mustafa Kemal’in İstanbul’dan Samsun’a gidişi, ne işgale karşı bir başkaldırı idi ve ne de emperyal güçlere karşı bir direniş idi"
Şeyh Mahmud liderliğindeki Kürtlerle İngiliz-Arap yönetiminin yıldızı hiç barışmadı, inişli-çıkışlı da olsa 1930’lara kadar devam etti
Sevr ve Lozan anlaşmaları, esasında 16 Mayıs 1916’da İngiltere, Fransa ve Rusya gibi güçlü emperyal devletler arasında gizli olarak imzalanan ve Ortadoğu haritasının yeniden çizilmesini amaçlayan Sykes-Picot Antlaşması’na dayanmaktadır
Lozan Antlaşması’nın 100. yılında Türkler ve Kürdler-2
Lozan Antlaşması’nın 100. Yılında Türkler ve Kürdler-1
Sevr'de olduğu gibi Lozan Antlaşması görüşmelerinde de Türk tarafı, Kürdlerin farklı bir soydan gelen bir millet olarak tanınmasını ve böylece belgelere geçmesini kesinlikle kabul etmemişler
Şeyh Said Efendi ve 1925 Kürd Milli Ayaklanması
Türk basını dönemin siyasi iktidarının yönlendirmesiyle 1925 Kürd milli hareketini Şeyh Said Efendinin unvanından hareketle iç ve dış kamuoyunda irtica, gericilik, yabancı devletlerin entrikası ya da eşkıyalık gibi nitelendirmelerle manipüle etmek istiyordu
İkinci Meşrutiyet’in başından beri legal faaliyetler sürdüren Kürdler, bu sahanın kendilerine kapandığını görünce, illegal olarak yeniden örgütlenme kararı aldılar
Mustafa Kemal’le beraber çalışmaları, aynı zamanda Kuvayı Milliye ile de mesai yapma anlamına gelir ki İstanbul’dan Samsun ve Trabzon’a geçtikten sonra, 9. Ordu komutanı Rüştü Paşa tarafından Kuvayı Milliye adına Ruslarla ilişki kurmak üzere görevlendirilerek Bakü’ye gönderilir.
Mehmed Mihri Hilav, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Kürd dili üzerine yaptığı çalışmalarıyla ilk sıralarda yer alan Kürd dilbilimci ve entelektüellerinden biridir
1918’de Kürd diline dair yayınlanmış önemli bir eser: Mukaddimet’ûl İrfan-1